KARLI BİR İSTANBUL CUMASI DAHA
0
Yorum
2985

kez okundu..

 

KARLI  BİR  İSTANBUL CUMASI DAHA....
O Cumayı hatırlıyorum. (Ocak 2002) İstanbul’un müstesna karlı günlerinden biriydi ve mesai vardı. Bu seneki karlara taş çıkartır mı veya artık daha dikkat ediliyor ve ana yolları açıyorlar mı demek gerçeğe uygun kestiremiyorum. O gün ise neredeyse hayat durmuştu. Mütevelli yokuşunu minibüs çıkamadığı için yürümüştüm. Vapurda sorun yoktu. Mercan ise yine tabana kuvvetle aşıldı. Süleymaniye’ye geldiğimde bir elin parmakları kadar personeldik. Benim gelmeme çok şaşırmışlardı. Soru sormak için telefon açan bir amcaya ses verdiğimde şaşkınlıkla ; bu havada o tepeye nasıl çıktın kızım dediğini hala hatırlıyorum. Çıkmasına çıkmıştık da bir de geri dönüşü vardı. Kar ise daha da şiddetlenerek yağmağa devam ediyor, kaygıyla sürekli hava durumunu dinliyorduk. Vapur seferlerinin iptali söz konusu olabilirdi. Öğleden sonra eve dönüşü erkene almak için idareyi aradığımda: ‘sen burada mıydın’ diyen şaşırmış bir hitapla yine karşılaştım. Ne yapabilirdim ki yola çıktım yol açıktı, yürüdüm, bindim ve yine yürüdüm bir de baktım mekana gelmişim … yol kapalı olsa gelmeyecektim … izin de almadığıma göre bulunmam gereken yer mesai oldu. Basit müşkil’miş yeni öğrendim ve artık şaşkınlığım geçti …
İstanbul’a karlar yağdı, karlar eridi … her karda mesaideydim. Bu aynı zamanda karda yürümenin adıydı benim için. O yüzden hiç vazgeçmedim, geri dönmedim. Çok zorlandığım zamanlarda yöntem geliştirdim. Ayakkabımın üstüne çorap giydim. Böylece toplu taşıtlarda istihza dolu bakışları yakalama zevkine vardım. Bu bakışla cebel-i Musa’nın zirvesinde bile karşılaştım. Zirveye elli, altmış adım yaklaşmıştık ki karla karşılaştık. Buraya kadar gelmişken geri dönmek olmazdı, ilerlemek ise imkansız. Tanıdık yöntemi denedim ve çıkmaya başladım. Turist bir hanım büyük bir sevinçle benim ayaklarımı işaret ederek beyine seslendi. Adam daha akıllıymış ki bunun yöntem olduğunu söylediğinde kadının biraz mahcup biraz hayret dolu bakışlarını yakalamak bir başka zevkliydi. Ne demişler alay etmeyeceksin sonra kendi esprinin içine gömülmüş benini bulmak hiç de zor değil … Aslolan zarurettir, gayrisi gayride kalır. Yöntem de önemli tabi ama zaruret bütün yöntemlere galebe çalar. Zarureti birey bazına indirgediğimizde şekli belirleyebilir miyiz.
Velhasılı kelam kar da İstanbul’a çok yakışıyor, zaten stresli olan hayat biraz daha zorlaşıyor. Ama size sunduğu anlık süprizler, anlık farklılıklarla bunları telafi edebiliyorsunuz. Yine fazla kalmamalı, sanki bu sene biraz alışılmışın üstünde bir süreyle karşı karşıya kaldık. Ne bileyim mini buzul çağı falan diyorlar, onların arifesinde miyiz, neyiz. Hoş onlarda şaşırdı bir iklim değişti deyip aşırı sıcaklara hazırlarlarken şimdi de buzula doğru evriliyoruz. Allah sonumuzu hayr eylesin.
 Süleymaniye’nin bahçesinin pürüzsüz karlarına teşehhüt miktarı da olsa beden mührümüzü bile nakşettik … ama İstanbul en güzel ikramını dün akşama saklamıştı sanki. Soğuktan şoka giren balıklar deniz yüzeyine vurunca bütün satıh martıyla dolmuştu. Öyle vapurdan atılan simitleri yiyen bir öbek martıya benzemiyordu bu akşam ki manzara. Eminönü, Karaköy, Sirkeci velhasıl bütün deniz  sevinç çığlıkları atan martılarla kaplanmıştı. Önceleri anlayamadım ‘bu balıkları neden denize dökmüşler diye düşündüm, sonra haberleri hatırladım: balıkların kulağına kar suyu kaçmış onlar da rotayı şaşırmış, yoldan çıkmışlardı. Sevinçten ne yapacağını şaşıran martıların çığlıklarında balıklar son nefesini veriyorlardı. Balıkların ah’ı, martıların Allah Allah nidalarına karışıyordu. Sevincin canlılarda tezahürüne ait dil ne kadar da benzer!... Bir çok martının birbirine çok yakın uçtukları ve fakat dokunmadan yaptıkları sortiler vapur yolcularının yüzünde tebessüme neden oluyordu. Bu şölen Üsküdar kıyısına bayağı yaklaşana kadar devam etti. Sonra da herkes evine doğru yol aldı. Sonuç olarak ne kadar çok şükredecek şeyle çevriliyiz ve fakat şükrü ne kadar az hatırlıyoruz diye düşündüm, vesselam, selam ve dua ile. 9.2.2011
15.02.2012 tarihinde yazıldı..
Nevin MERİÇ

İsminiz
Puanınız
Yorumunuz
Kalan karatkter sayısı : 500
Yorumumu Gönder


Anasayfa | Ziyaretçi Yorumları | Galeri | İletişim         

  

NEVİN MERİÇ® 2011  RESMİ WEB SİTESİ |www.nevinmeric.com
Yayınlanan yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması  5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre (YASAKTIR) suçtur.