FATURALARDA Kİ ‘ÖDENMEYEN TUTAR’ DAN RAZI DEĞİLİM!
Elektrik faturalarından ödenmeyen tutar kesintisi var. Ben her zaman faturalarımı öderim bu kısıma itiraz ediyorum. Ödemesem olur mu , kul hakkına girer mi, kime başvurmalıyım?.
Bu soru çocukların Enerji Bakan’ı Taner Yıldız’a sormalarından çok önce düştü fetva bürosuna. Sürekli aklımdaydı fakat vakitsizlikten yazamadım. Bugüne kısmetmiş.
İnsan ilişki sahibi, yeteneği ve imkanı olan varlıktır. Dünya hayatı da bir çok alanda ve düzeyde kurulan ilişkiler üzerinden dizayn edilir. İlişkide eylem, taraf ve sonuç vardır. Bir diğer ifadeyle insan/birey, taraf/ilişkide ki öteki ve sorumluluk/sonuç gibi. Dolayısıyla ilişki biçimlerimiz üzerinden kazanım ve kayıplar yaşarız. İlişkideki meşruluk kazancı olurken, bundan sapma sonuca dair farklı düzeylerde olumsuzluğu belirler. Meşruluktan sapmanın sonucunda elde edilen ise, yaratan ilişkisinde yaşanan eksilme, azalma veya bozulmadır. Bu anlamda insan- Yaratan ilişkisi doğru temeller üzerine konulmalıdır.
Buradan yukarıdaki soruya gelirsek insan - ilişki açısından baktığımızda taraf şıkkı sorunlu gözükmektedir. Öncelikle ‘ödenmeyen tutar’ kime aittir. Bir başka insan veya kuruma aitse bu kim/nedir. Elektrik dairesi tarafsa, ödeyen insandan, ödenmeyen kesinti talep etmesi ciddi anlamda kendisini sıkıntıya sokacak bir eylemdir. Kişi ödediği faturaları göstererek bu problemi giderebilir. Fatura ödeyen insandan, ‘ödenmeyen tutar’ talep edilmesinin görüldüğü gibi sağlam bir zemini bulunmamakta. Üstelik insanın bu talebi reddedip kendini savunacak imkanlarının da olmaması hepten sıkıntılı bir durum.
Bir diğer soruda faturalara neden böyle bir buton konmuş olabilir? diye düşünebiliriz. Elektrik üzere bina edilen modern hayatın can damarında yaşanacak problem bireyden, topluma, kurumlara kadar bir çok alanı etkilemekte. Nitekim yakınlarda Bursa trafolarında olan sıkıntı beş altı şehri etkilemiş, İstanbul’da hayat durma noktasına gelmişti. Bu anlamda elektrik gündelik hayatın devamı için gerek şart. Bu elektriğin sağlanması için de faturaların ödenmesi gerekiyor. O zaman faturalardaki ‘ödenmeyen tutar’ kısmını bundan kaçan bireylere aittir olabilir şeklinde düşünebiliriz. Bir diğer anlamda insanların bir kısmı hizmet aldığı halde ücretini ödemeyi reddediyor demektir. Demek ki hizmet verilip ve fakat ücret alınmayınca fatura ödeyen insanlara çıkartılıyor. Peki kendine ait olmayan hizmetin faturasını ödeyen bundan razı mı? Sorulardan yola çıkarsak razı olunmadığı kesin. Bu razı olmayışın sonucu ne olabilir? Hizmet alıp ücret vermeyenlerin kazanacakları olumsuz akibet diyebiliriz.
Aynı konuda ve fakat yukarıda anlatılanları içermeyen durumlar olabilir mi? diye sorduğumuzda ise evet diyebiliriz. Her zaman istisnalar vardır ve istisnalar doğru akışı engellemez, bilakis yeni açılımlarla zenginleştirir. Çünkü hayat akıl ve eylemin fevkinde kaderle belirlenmiştir. Dolayısıyla insan kaderin göstereceklerine karşı savunmasız ve fakat Allah’ın vekilliği noktasında güçlü bir dayanağa sahiptir. Bu algı ve anlayış insanda ‘miktar/ölçü’yü sağlar. Size ait olmayanlardan yararlanma durumunda kalınırsa ne gerekir; Vekil olan Allah’ın murakabesinde zaruret kadar, ölmeyecek kadar, hayatta kalacak kadar ancak. Burada görevin ilk yıllarında 18 Ağustos depreminden hemen sonra aldığım soruyu hatırladım. ‘Depremde her şeyimizi kaybettik. Şimdi İstanbul’da bir evde yaşıyoruz. Eşim yeni işe girdi verilen avansı kiraya yatırdık. Havalar soğudu mümkün olduğu kadar battaniye yorgan ile idare ediyorum ama çok üşüdüğümde elektrik ocağını yakıyorum. Bunun kul hakkı olduğunu biliyorum ve fakat başka çarem yok. Birkaç ay sonra kesin bu işe son vereceğiz. Bu birkaç ayı Allah affeder mi. Ben bu kul hakkıyla Allah’ın huzuruna gitmek istemiyorum?… vs.
Bu örneği faturalarda ki ‘ödenmeyen tutar’ı normalleştirmek için yazmadım. Sadece hayatın ne kadar derin ve incelikli olduğunu, detaylarda kaçırdığımız bir çok şeyin olabileceğine dair örneklerimiz olsun istedim.
Sonuç olarak başkasının aldığı ve ödemediği hizmet, ödenmeyen açısından büyük vebal/ kul hakkı, ödeyen açısından cebren alındığından sadaka bile olmaz. Kaldı ki taraflar bilinmediğinden belki sadaka alacak durumda da olmayabilirler. Olsa olsa devletin bu isimle tanımladığı vergidir. Bir Müslüman için hayatın gayesi, kul hakkına dikkat edip Allah’ın huzuruna böyle gitmemek olmalı diye düşünüyorum Nevin Meriç