Bu Cuma Süleymaniye’de yağmur, rüzgar eşliğinde aşure ikramıyla geçti…
İkibinonbir’in sondan bir önceki Cuma gününe de geldik elhamdülillah. Kapalı, yer yer de yağmurlu havanın sürekli yağışlı olan günüydü bu Cuma. Çok yoğun bir haftaydı, gündüz mesai, akşam yemek derken ciddi oranda yoruldum. İşleri azaltalım derken gittikçe çoğaltıyoruz bakalım bu işin sonu ne olacak… Geçen akşam vapurda Belkıs İbrahimhakkıoğlu’yla karşılaştım. İstanbul kaybolmasın eyleminin başarısından: Ayasofya minarelerinin görüntüsünü delen çirkin gökdelen uzantısının kesileceğinden bahsetti. Sevinmiştim ama grupta yeni gökdelenler için eskilere dokunulmayacak haberleri dolaştı. Bu demek ki herkes pusuda havayı yokluyor. Şartların durumuna göre kafasını çıkartacak demek ki …
Yasemin devrimi, Arap baharı gibi edebiyat ve estetikle biçimlerle tezyin edilen Ortadoğu ülkeleri ve halklarının geleceği ve Türkiye bu süreçte nerede nasıl durduğuna dair oturumlardan, tarihin derinliklerinden haberdar eden sunumlar bu haftanın yoğunluğunda etkili oldu. Zaifi’nin divanından yola çıkarak inşa edilen Zaifi otobiyografisi ilginç bir o kadar da heyecanlıydı. Müslüman ülkelerde kadın ve değişim konulu uluslar arası sempozyumun yemeği de güzeldi. Her ne kadar yemekli bir ortamda Ahmet Özhan konserinin ayrıksı duruşuna moralim bozulsa da böyle bir konsepte var diye mevcut durumu normalize ettik.
Bugün pasaportumun değiştirmek için emniyete gitmiştim ama kurumdan aldığım belge ekim ayına müracaatım aralık ayına mahsus olunca işlem yarım kaldı. Hep devleti işini öncelediğimden kendi işlerim eksik kalıyor. Bu yağmurda tekrar gitmeyi göze alamadım bakalım hafta içi bir vatan caddesi güzergahı daha gözüküyor. Evrakımı yenilemek için Süleymaniye’ye gelince Cuma namazını da burada kılmak durumu hasıl oldu …
Süleymaniye benim Cuma namazlarına başlama nedenim ve mekanım. O yüzden anlamı çok özel. Birkaç senedir ayrı düştük; zaten o da restorasyona girdi ve herkese kapılarını kapattı. Bu sene kurbanda açtılar. Bir çok güzellikler yanında en bariz farklılık cemaatin azlığı. O kabına sığmayan bütün camiyi dolduran cemaate ne zaman ulaşılır bilmiyorum ama Süleymaniye bu günlerde bence mahzun cemaatini bekliyor. Kadınlar yeri de restore edildi. Yeni mahfeler yapıldı. Sürekli konuştuğumuz kadını – ana mekandan uzaklaştıran ve kopartan biçimler, şık ve nezih mahfel yapılarak önlenmeye çalışıldı. Ama bugün de gördüğüm gibi bu görüntüler için epey zaman geçecek gibi. Kadınlar mahfel gözeneklerini fazla açık bulduklarından pardösüleri, şallarıyla kapattılar. Böylece bizim ana mekanı kapatan perde uygulamasını delinmiş oldu. Tahta mahfel daha kısa olacaktı. Bunu konuştuk ama kendimize rağmen başarılı olamadık. Şimdi kadınlar yeri mahfelerinin bir kısmı kahverengi, ortada siyah şal, yanında yeşil kaban gibi rengarenk örtüler çok çirkin gözüküyor. Bu manzara zaten bozuk olan moralimi hepten hoplattı. Daha fazla sabredemeyeceğim neyse ki kadın cemaat fazla olduğu için sağ balkonu da açtılar. Yukarıda birkaç kafa görünce hemen katlım ve oraya doğru yöneldim. Artık yan balkondayım camiyi kuş bakışı seyretmek iyi geldi. Hava çok yağmurlu ama bu hanımları engellememiş. Bir cemaatinin aşure ziyafeti var. Namazdan sonra muharremi öyle uğrulayacağız.
Ve diyanetin bir uygulaması daha artık müezzinlerde cübbe giyecek. Süleymaniye müezzini buna uymuş. Müezzin mahfelinde iki tane beyaz cübbeli hoca var. önüme iki küçük kızı olan bir hanım geldi. Bu çocuklarla namaz zor olacak. Çocuklar çok yaramaz ve sürekli sarkıp aşağıya bakıyorlar. Aslında aşağıda durmaları daha doğru ama anlaşılan anne pek araştırma yapmamış. Şimdi benim gözüm takılır çocuklara müdahale ederim olmaz. Kalkıp öne geçtim. Namaz vakti iyice yaklaştı. Kürsüde bir hoca vaaz veriyor ama kafam çok dolu, onları yerleştirmekle meşgulün. Neden bahsettiğini çok hatırlamıyorum.
Namaz için safları yerleştiriyoruz. Namazda okunan sureleri lafız olarak hatırlıyorum ama mana olarak çıkartamadım. Ama güzel bir cumaydı. Sultanahmet cumalarını düşününce Süleymaniye’de Cuma ilaç gibi geldi. Kısa öz ve anlaşılır bir Cuma namazı kıldık. Namaz sonunda ki aşure ikramı da Muharrem hediyesi olarak cemaat nasiplendi. Bu Cuma Süleymaniye’de yağmur, rüzgar eşliğinde aşure ikramıyla geçti… Allah kabul etsin.