3- KORONA GÜNLÜĞÜ
17 NİSAN 2020
Korona günleri devam ediyor. Hala karantinadayız ancak ihtiyaç halinde sokağa çıkıyoruz. 11 Mart’ı baz alırsak 41 gün olmuş. Artık televizyonlar karantinaya dikkat eden vatandaşları da tebrik ediyor ki çok doğru. Hiç kolay değil çoluk çocuk ufacık bir dairede birbirine eklenen günleri geçirmek.
Sağlık çalışanlarının epeydir beklediği yasa tasarısı çıktı. Memnun olanlar yanında memnuniyetsiz bir grup da vardı tabi. Onlar fiks isimlerini söyleseniz bile itiraz ederler. Akşam Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un programı vardı bir grup doktora birkaç gazeteci soru soruyor. Doktorlar son rakamları umut verici olarak tanımlıyor ve birkaç haftaya kadar düşme eğilimi bekliyoruz diyorlar. Bunu sadece Sağlık Bakanı’nın rakamlarından değil kendi hastanelerinde ki hastaların durumları üzerinden gerekçelendiriyorlar ama gazetecileri ikna etmek ne mümkün. Yok vefat edenler Korona olarak yazılmıyor, testler ne kadar güvenli, kullanılan ilaçlar vs itiraz itiraz… Bir de korkmayın gerçeği söyleyin şeffaf olun diye de rol biçiyor, hakikat ortaya çıksın istiyoruz diye de süslüyorlar. Peki de söylüyorlar zaten, onları niye baştan yanlış kabul edip benim dediğimi söylerseniz hakikate yaklaşırsınız tavrı gösteriyorsunuz. Allah yardım etsin gerçekten zor zanaat. Ne zaman ya her şey de kötü değil, çok güzel sonuçlar da var. Hastanelerimiz iyi, doktorlarımız iyi, tedavide başarılıyız sözleri söylense hiç duyulmuyor. Bir de sürekli sağlık siyasete kurban edilemez siyaset üstüdür diye de açıklama yapmak zorunda kalıyorlar.
ABD felaket bu günlerde ama New York ahalisi karantina tedbirlerine uyduğu için yakında kontrol altına alınacak umudundalar. Maske ise yok oralarda, bir işletme gelen maskelere el koymuş karaborsadan satma durumuna geçmiş. Devletin bedava vermesi ise dünyanın hiçbir yerinde görülmüyor Türkiye’den başka. Korona günlerinde herkes haklı, herkes doğru bütün yanlışlar hükümetin. Korkmaya başladım artık gadre dokunacak da virüsten daha büyük sıkıntılar yaşayacağız diye. Bu kadar nankörlük iyi değil çünkü. Neyse vatandaş feraset sahibi. Kim ne derse desin hakkı hakikati görüyor elhamdülillah. Biraz da siyasetçiler merhametli olsa.
Geçen Cuma 10 Nisan 2020’de saat 24.00 başlayıp haftasonu kapsayan sokağa çıkma yasağı ilanını duyduk televizyondan saat 21.30 falan gibiydi. Tabi 1980 sonrası jenerasyonun tecrübe etmediği bir uygulama olduğundan algı krize dönüştü, yasakta nasıl düzenlemelerin olacağı gecikince o 2 saatlik süre içinde apar topar evinden çıkıp marketlere hucüm edildi. Aslında marketler kapalıydı ama yasağı duyan fırsata çevirmek için açmış demek ki. Ne maske ne mesafe marketlerin içi dışı ana baba gününe döndü 24’e kadar. Televizyonda programa davetli doktorların moralleri bozuldu bizim de tabi. O ortama girip Korona’yı sevindirmenin alemi yoktu. Zaten karantina günlerini yaşıyorduk birkaç günlük tedarik bulunuyordu evlerde. Eksiklere de sabredilebilirdi. Nitekim alınanlarda kola, çekirdek, goflet vs hatta benzinlikler bile kuyruktu. Sokağa çıkmanın yasak olduğu günlerde benzinin nasıl bir aciliyeti olabilirdi diye herkes şaştı kaldı. Artık bizler evlerde ekrana kitlendik bir doktorlar bir spiker, bir yandan muhabirler, vatandaşların twetleri derken program boyu sokaklardaki anormal manzaraları gördük. O kadar ki Bilecik valiliği ilimizde sokağa çıkma yasağı uygulanmayacak evlerinize diye açıklama yapmak zorunda kalınca Rize’de bozulan orucun kazasını Almanya’dakiler de tutacak mı diye soran vatandaş profilini hatırladım.
Neyse o akşamı bu hareketlilikle bitirdik iki gün sokağa çıkma yasağı da başarılı bir biçimde geçti derken Pazar akşamı yine mutad programlar için ekran başındayken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifası gündeme bomba gibi düştü. Vatandaştaki bu manzaralar etkili olmuştu ama Soylu içişlerini iyi götürüyor birçok sıkıntının üstünden geliyordu. Tabi kimse böyle bir istifa beklemediği için şok oldu. En yakın muhalefet aracı twetter olduğundan anında bakanı istiyoruz twetleri düştü. Cuma akşamı çıkanlara da kızmaya başladı millet derken birisi benim yüzünden istifa ettiyse özür dilerim diye mesaj çekmiş Veyis Ateş’e. Bir saat içinde tam bir milyon twit atılmış ki bu Fransa-Türkiye maçının sayısına yakınmış. Haberturk’de Veyis Ateş’in programına denk geldi. Devletlileri Adil Gür, Gürkan Hacır, Mete Yarar ve Nedim Şener’di… hepsinin morali bozuk İnşaallah Cumhurbaşkanı kabul etmez, geri döner dediler ve saat 24’de beklenen mesaj geldi. Cumhurbaşkanı istifayı geri çevirdi Soylu’yla yola devam dedi.
Tam işler yoluna girdi diye rahatlamışken bu sefer partiiçi karıştı yok reisi üzdün yok bilmem ne bir daha olmasın tarzı yazılar görüldü. Allah Allah bu ne biçim iş vatandaş da mı görülmez onlar yüzünden ilk defa seçimle gelen bakan olayı yaşadı ama onlar her şeyi karşısındakine yükleme derdinde. Hem Sn Başkan’ın sözü üzerine söz söylemek en başta edeben sıkıntılı bu nasıl yapılır anlamıyorum. Zaten bu yaklaşım kaybettirdi belediye başkanlıklarını ama kimsenin umurunda değil dediğim dedik modundalar hala. Tabi karşı cephe de elde def, ritmi arttırma derdinde. Nitekim Ahmet Tezcan da bugün Sana ne yahu sana ne diye yazmış www.haber365.com.tr de. Gerçekten vatandaşı çileden çıkartıyorlar. İçişleri bakanı İstanbul Belediye Başkanı hakkında soruşturma başlatmış; yardımlar için valilikten izin almadı diye. Her şeyin bir usulü var tabi de yapmıyor bu cenah her zaman her işleri böyle…
Mikro ölçek hayatımda ise önüm arkam sağım solum online ders, değil sıkılmak yemek yapmaya vakit bulamıyorum. Öğrencilikte bu kadar dersim olmadı. Takipte zorlandığım için haftalık program yaptım. Bir de seçici davranıyorum yoksa yazı yazacak vaktim de kalmayacak. Hatta ben de ders koysam mı diye düşünmüyor değilim ama alıştım artık zor geliyor, belki ileride biraz vakit geçsin bakalım.
Tabi online hizmet kanallarına yüklenince onlardaki açıklar çıktı MEB bakanı zoom dan program yapmayın diye çağrıda bulundu. Küçük ölçekli derslerde sıkıntı olmayacağını düşünüyoruz. Hoş geçen bir hocanın dersini hacklediler. Geçmiş olsun herkese… istigram dersleri de güzel, bir saat, fazla abartmadan söylenmesi gerekeni söyler arkası haftaya der bitirilir.
Maske için hiçbir yere müracaat etmemiştim. Açılmamış bonem varmış, içine naylon bir koruma koyarak maske yaptım. Nefes alıp vere vere ıslanıyor ve ön tarafa geçiyor, naylon olunca terleme olsa bile ön taraf ıslanmıyor. Zaten istenen de buydu. Böyle devam ederken geçen gün maske için telefonuma kod mesajı geldi. Sistemi iyi kurmuşlar demek ki biz de sıraya girmişiz. Ve fakat dışarı çıkmak gerekecek, her seferinde vücut geriliyor, nefes almalar hızlanıyor, dışarıya dair tehlike algısı içselleştirilmeye başlandı demek. Hem dışarıda olmak istiyorsunuz hem de ödünüz patlıyor. Çok sıkıntılı bir süreç… Bir de tedavi olanları konuşturuyorlar. Yoğun bakımda 20 gün kalan bir tv yapımcısı konuştu. Çıkmış ama yürümeyi, adım atmayı yeni öğreniyor. Üç adım atsa seviniyorlar çünkü dün onu da yapamıyordu diye. Hastalığı da su altında nefes almak diye tanımladı. Bu nasıl mümkün olabilir ki ağzınızı açtığınızda gidersiniz diğer âleme. Hem o yoğun bakım yatağında her bir tarafınızda hortumlar Allah muhafaza. İnsanlar bunları atlayıp nasıl umarsızca dışarı çıkıyorlar anlaşılmaz. Bugün bile Bayrampaşa çok yoğundu üstelik en çok hastanın olduğu ilçeymiş. Ümraniye’de farklı değil insanlar fır dolanıyorlar sokakta. Havalar da güzelleşti dışarısı çok cazip aldatan güzellik misali… Dikkatli olmalı maskeyi, kolonyayı almadan dışarı çıkmamalı. Haftaya Ramazan manzara değişir biraz belki… Nihayet Diyanet de programlarını sosyal medyaya taşıdı. İstanbul Müftülüğü Ramazan programı hazırlamış youtube üzerinden. https://youtu.be/73Y6aT54zks
Ramazanda oruç tutmak da dert oldu tutmayanlara. Nasıl yasaklatırız derdine düştüler ama namaz değil cami gereksin hac değil bir başka ülke... Evinde duran sağlıklı insan niye orucundan olsun ki. İbadet yapmanın hazzını yapmayandan beklemek abes de tutanlarda neden sıkıntı yaratıyor anlayamadık. Kimse bir şey demiyor ki sağlığı müsait olan tutar olmayan tutmaz her ramazan olduğu gibi…
Gerekli olduğunda bile evden çıkmaya mecbur kaldığımızda evden çıkmadan başlıyor gerginlik. Neyse saat 12 gibi eczaneye gittim içeride iki kişi vardı girmiyor, dışarıda bekliyoruz. Onlar çıkınca kod ve tc verince işlem bitti 5 tane maske elimde. Peki bu vatandaşı memnun ediyor mu? Tabi ki hele maskenin rüyada bile görülmediği diğer medeni ülkeler düşünülürse süper hizmet ama bizim muhalefeti takıntı haline getirenler memnun olmuyor tabi. Yok eczaneler vermeseydi yok 5li ambalaj olsaydı da eczacı dokunmasaydı vs… Cüneyt Özdemir’in ABD de çektiği bir video var gülmekten katılıyordu. Adama Türkiye’de maske bedava vatandaşa dağıtılıyor, doktorlar, sağlık sektörü iyi olduğundan rakamlar da iyi gidiyor dediğinizde inanamıyorlar hadi canım yandaşsın diyorlar diye bir video çekmiş. Çok güzeldi. Hadi onlar ABD’li buradakilere ne oluyor her şey gözlerinin önünde olduğu halde bu kadar insafsızlık.
Bu arada şehir üniversitesi kapandı. Sene başından beri yürütülen süreci böyle tamamladılar. Hepimiz üzüldük ülke için büyük kayıp. 40-50 yılın ilim üzerinden inşasında önemli bir eşik olan tecrübe, siyasete kurban. Değer miydi asla. İlmin üstünde bir şey olmaz siyaset de dâhil ama öyle görülmedi. o kadar insanın emeği de out tabi. Sonuçta bütün bu kavgalar kalbimizi derinden yaraladı. Önemli bir vaha tarumar edildi… Kimse masum değil bunun başörtüsü sorunuyla da her hangi bir benzerliği yok. Öyle bir twet atılmış da
Nevin Meriç / 17 Nisan 2020